Bilimin, barışın ve özgürlüğün savunucuları olan yüzlerce hocamız “Bu suça ortak olmayacağız!” metnini imzaladığı için mesleğinden ihraç edildi, edilmeye devam ediyor. 689 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile barış imzacısı olan Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu da 32 yıldır öğrencilik, asistanlık ve öğretim üyeliği yaptığı okulundan ihraç edildi.
Özgür Hoca’yı Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi’nden uğurladık geçtiğimiz gün. Hocamızın gözlerindeki parıltı, taşımış olduğu umut tüm yılgınlığımızı alıp bizlere de umut oldu. Fakültedeki odasında “Nasıl ki bir madenci madene girmekten korkunca madenci olamazsa, pilot uçmaktan korkunca pilot olamazsa, bir akademisyen de her şeye rağmen egemenlere karşı duramıyorsa akademisyen olamaz.” sözleriyle, yapmış olduğu her şeyi toplum için yaptığını ve kararlılığını bir kez daha göstermiş oldu.
Hukuksuz bir şekilde ihraç edilen hocamız üniversitede öğrencilerinin; fabrikalarda, sokakta, her alanda emekçilerin, ezilenlerin yanında olmuştur. Eşitsizliğe, haksızlığa, adaletsizliğe karşı direnmenin, işçi sınıfının sendikal haklarının bilincine varmasının, işçinin sorunlarını akademiye taşımanın, insanca çalışma koşullarının sağlanması için uğraşmış, sınıf mücadelesinin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Tamamen keyfi ve hukuksuz bu ihraçların hız kesmediği, üniversitelerde bilimden yana hocaların azaldığı, kürsülerde ders anlatmasını sabırsızlıkla beklediğimiz hocaların günden güne eksildiği bir ortamda ise; en küçük bir kıpırdanmaya dahi tahammül edilememekte, bilimin gerektirdiği şeyin üniversitelerin de gerektirdiğini unutmayıp bu akademik kıyıma karşı ses çıkaranlar saldırı, tehdit ve uzaklaştırma cezalarıyla susturulmaya çalışılmaktadır.
Biliyoruz ki; Türkiye’de ve dünyada iktidarın, özgürlükleri boğacak adımlarına karşı ilk ses her zaman üniversitelerden yükselmiştir. Bu yüzden akademiye, üniversitelere bu kadar saldırmaktalar. Fakat akademinin biat etmeyeceğini unutanlar, üniversiteye saldırının topluma da saldırı olduğunu unutuyorlar.
Özgür Hoca’yı öğrencilerinden ayırdığını düşünenlerin aksine; üniversitelerin dışında yani sokaklarda, yaratabileceğimiz her alanda bir araya gelip kendisini dinleyebileceğimize olan inancımızla, eğitimin kampüs sınırları içine hapsedilmeyeceğini her fırsatta haykırmaya devam edeceğiz.
Başta Özgür Hoca olmak üzere, eğitimin yalnızca taş duvarlar arasında olmayacağını, bilime ulaşabileceğimiz her alanın okul olabileceğini öğreten hocalarımızın öğrencileri olarak dört duvara inat “Bize Her Yer Üniversite” demeye devam edeceğiz.
Son olarak; okul kapısı önünde öğrencileriyle, sevenleriyle bir hatıra fotoğrafı çekiliyor Özgür Hoca. Gözleri hala umut dolu, kendinden emin gülümsüyor objektife, umudumuz olmaya devam ediyor. Yine aynı umut ve kararlılıkla kendisini karşılayacağımız o günü beklerken ise haykırıyoruz: “ÖZGÜR HOCA ONURUMUZDUR!”
*Cansu Eski