”Öldükten sonra yaşamak istiyorsanız; ya okumaya değer şeyler yazın, ya da yazılmaya değer şeyler yaşayın!” diyor, Victor Hugo… Denizleri anlatıyor…
Milyarlarca öldük bugüne kadar, kimimiz atını, altınını gömdü kendisiyle mezarına; kimimiz altınlar, atlar bıraktı çocuğuna. Hüseyin İnan yalın ayak gitti ölümüne. Onlar; yazılmaya değer şeyler yaşayan koca yürekler, yiğit aslanlar, inananlar! Nasıl taşıdı o ince ipler bu koca adamları bilmem ama o iplerin ucundaki besteyi çok iyi bilirim. Ve o mahur beste çalar; Atilla İlhan, Müjgan ve ben ağlaşırız…
*
Bir rivayete göre Deniz, Hüseyin ve Yusuf hayatlarındaki ilk filtreli sigarayı darağacına gitmeden içiyor. Üç fidanın idamı Ankara Merkez cezaevinde birbiri ardına infaz ediliyor. Biraz öncesinde ise şu diyalog:
-Son arzun?-Filtreli cigaran var mı abi?-Var-Birer tane ver de yakalım abi… Hiç içmedik be. Gözümüz açık gitmeyelim bari.
Sonra ne mi olur? Şenlik dağılır bir acı yel kalır bahçede yalnız. O mahur beste çalar; Müjgan, ben ve Atilla İlhan ağlaşırız..
*
1968’de, ölümünden dört sene önce ODTÜ’den koca bir DEVRİM yazısıyla selamlar Hüseyin İnan bugünü ve yarını. Mesajı çok nettir, kararı kesin ve son sözü bu!
1970’de ise Deniz Gezmiş şu sözleri söyler, Ertuğrul Kürkçü’nün anlattıklarına göre: “Bütün Türkiye’ye sıkıyönetim gelecek, herkesi cezaevine dolduracaklar. Orada herkesin bir koğuşu olacak, her eğilimin bir koğuşu olacak -o zamanki adlara bağlı olarak- Kırmızı Aydınlık Koğuşu, Beyaz Aydınlık Koğuşu, Sendikacılar Koğuşu… Ziyaretçiler tavuk getirecek, onlar, bu tavukları nasıl paylaşacaklarını tartışacaklar.” Şimdi hatırlamıyorum kimdi, birisi: “Peki ya biz ne yapacağız?” diye sorduğunda Deniz, “Biz öleceğiz oğlum” demiş, “çünkü biz dövüşeceğiz ve esas oportünizm nasıl bir şeydir, mücadele nasıl bir şeydir, devrimcilik nasıl bir şeydir onu o zaman herkes görecek.” diyerek Hüseyin’in yazdığı yazıya en güzel anlamı verir.
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardıGüneşten ışık yontarlardı sert adamlardıHoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardıGittiler akşam olmadan ortalık karardı
Yusuf Aslan’ın en sevdiği türküyü Aşık Veysel söylemiş, “uzun ince bir yoldayım” diyerek. Zaten güzel insanlar en güzel türkülerini hep güzel insanlara söylerler.
Bu da Atilla İlhandan olsun:
Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonraSonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlaraSimsiyah bir teselli olur belki kalanlaraGeceler uzar hazırlık sonbahara
Ben de Müjgan’la ağlaşayım… Ama bu son olsun!
*Özlem Dinç